13 Haziran 2014 Cuma

Kahvemin Kâhyasının Hikayesi



"Hacı akşam da çok fena sızmışım heee. Lafın ortasında bayılıp kalmışım lan. Tam bir şey sordum sonra horlamaya mı başladım? Ahahaha abartma lan harbi mi? Hacı ne yapayım ben de böyleyim işte idare et. Allah'tan sabah ayran-soda içtim de kendime geldim. Sağ ol vallahi. Kafam ağrıyor hala ama toparlarım. Sen de amma meraklı çıktın hee anlat da anlat. Başka işimiz yok mu oğlum anlatıyoruz işte yavaş yavaş.

Sevgi meselesi mi? Heee ulan dizi izlemekten kafayı kırdın herifin bu kadar derdini anlattık oraya mı takıldın? He he hee, neyse... Anlatırız. Çay koy hele. Ya da yok be koyma, şu İstiklal'deki afili kahveciye gidelim. Şu gurmenin tavsiye ettiği. Hem ucuz hem havamız olur hacı gel gel. Akbille git gel 2 basım işte. Aylık değilse dönüşü ucuza bile getiririz. Bak ona gel desen gelir mesela. Kendi canı çekse kalkıp gitmez. Mal çünkü, ne bileyim ben? Başkasının keyfine koşar, kendi keyfini umursamaz. Yani ilk bakışta. Yakından bakınca az keyif pezevengi değildir de işte. Allah herkese imkan vermiyor. Ona da bozulur diye vermedi belki de. Kime mi bozulur? Kendin çarpılacaksın beni de yanında götüreceksin git az ötede et böyle lafları...

Lan oğlum tamam önüne bak biraz, İstanbul burası, her yer böyle kadınlarla dolu. Rezil edeceksin bizi.
Heh geldik mi? Dur ben sigara alayım şuradan. Kahvenin yanında gittiği gibi hiçbir yerde gitmiyor lanet. Tamam oğlum dalga geçme bazen özeniyorum cümle içinde kullanıyorum ne var? Dışarıda yapmam merak etme rezil olmazsın. Hadi hadi hızlı, Emel'i kaçıracağız bak..."


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder